Başkan Başçı'nın "Enflasyon Raporu-III"ün Tanıtımına İlişkin Basın Toplantısında Yaptığı Konuşma (Ankara, 28/07/2011)
Değerli Basın Mensupları, Saygıdeğer Konuklar,
2011 Temmuz Enflasyon Raporu’nun ana mesajlarını sizlerle paylaşacağımız bu toplantıya hoş geldiniz.
Rapor’da, her zaman olduğu gibi, para politikası kararlarına temel oluşturan iktisadi görünüm ile makroekonomik gelişmelere ilişkin değerlendirmelerimizi paylaşıyor ve son üç aydaki gelişmeler doğrultusunda güncellenen orta vadeli enflasyon tahminlerimiz ile para politikası duruşumuzu sunuyoruz. Ayrıca bu Rapor’da her zamanki gibi ana bölümlere ilave olarak özel konuları inceleyen kutular da hazırladık. On bir adet kutunun başlıklarını yansıda görüyorsunuz, hepsi de Türkiye ekonomisinin gündemine dair aydınlatıcı analizler içeriyor. Birazdan Internet sayfamızda yayımlanacaklar, okumanızı tavsiye ederim.
Değerli Basın Mensupları,
Uzunca bir müddettir küresel ekonomiye dair gelişmeler politikalarımız üzerinde önemli bir rol oynuyor. Bir süre daha böyle devam edecek gibi görünüyor. Bu doğrultuda, konuşmama başlarken öncelikle sizlere küresel iktisadi gelişmeleri kısaca özetlemek istiyorum.
2011 yılının ikinci çeyreğinde küresel büyüme hızı yavaşlarken gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin büyüme dinamiklerindeki ayrışmanın sürdüğünü görüyoruz (Grafik 1). Bu dönemde küresel ekonomiye dair aşağı yönlü riskler belirginleşti. Başta Yunanistan olmak üzere euro bölgesindeki bazı ülkelerde kamu borçlarının sürdürülebilirliğine dair endişelerin artması bu gelişmede belirleyici oldu. Ayrıca, ABD’de gerek emek piyasasındaki toparlanmanın öngörülenden daha yavaş olması gerekse kamu borcunun idaresine dair sorunların devam etmesi de son dönemlerde gündemi belirleyen diğer gelişmeler oldu. Aşağı yönlü risklerin belirginleşmesine paralel olarak, gelişmiş ekonomilerde para politikalarında beklenen normalleşme sürecinin ertelenebileceğine dair algılamalar güçlendi. Gelişmekte olan ekonomiler ise, güçlü iç talep ve yüksek seyreden emtia fiyatları sonucu artış eğilimine giren enflasyona karşı para politikalarını sıkılaştırmaya devam ediyorlar. Bunun yanı sıra gelişmekte olan ülkelerde küresel makroekonomik dengesizliklerin yurt içi 3 piyasalara yansımasını sınırlamak amacıyla makro riskleri azaltıcı önlemlere sıklıkla başvurulduğunu görüyoruz.